İnsan düşündüğü gibi yaşamaz. Yaşadığı gibi düşünür. Düşünceye etki yapan ona kaynaklık eden hiç kuşkusuz düşüncenin içinde bulunduğu ve yaşadığı koşullardır. Fakat düşüncenin de karşılıklı olarak bu koşullara etki yapıp onları dönüştürdüğü bir gerçektir. 0 halde biz 'Madem ki bir kitabı okuyor okuyanın niyeti bu kitaptaki düşünceleri uygulamaktır.' diyemeyiz. Bu ilkel bir yargı olur. Bir düşünce kafaya yansıdığı gibi uygulanmaz. Bu nedenle düşünce ve düşüncenin ürünü olan kitaplar yasaklanamazlar yakılamazlar ve toplatılamazlar. Ama onlar gereğince eleştirilir işe yaramazlıkları kanıtlanır ve böylece de işlevi sona eren her nesne gibi onların da ölümü kendiliğinde olur.
Düşünce özgürlüğü insanlığın ulaştığı uygarlık düzeyinin temel bileşeni ve onun niteliklerinden biridir. Uygarlığı şartlandıran ona yaşama gücü kazandıran düşünce özgürlüğü ve onun ürünü olan kitaplardır. Tıpkı güneşin evrene yaşama olanağı sağladığı gibi... Tıpkı suyun varlığa hayat kazandırdığı gibi...