Yaşam zorluklarla doludur ve bu zorluklarla başa çıkabilmek çok zor olabilir. Yılgınlığa kapıldığınız olayları akışına bıraktığınız anlar az olmayabilir. Yine de her durumda umut etmek önemlidir. Pes etmeye başladığınız an kaybetmenizin kırılma noktası olabilir. Toplum aile ve mahalle baskısı gibi etkenler mücadelenizin karşısında yıkılmaz kaleler gibi duruyorsa o kaleleri yıkmak için savaşmak zorundasınız.
Sık sık gecekondu kızı olduğunu tekrarlayan Gülten'in direnişi içinde olduğu atmosferi yırtıp uzay boşluğunda kendine yeni bir dünya arayışında olmasını sonunda gecekonduyu yıkmasını ancak baskıdan özgürlüğe giden ironik bir tema olarak görebiliriz.
Hiç kuşku yok ki toplumcu gerçekçi edebiyatın efsane kalemi Erdinç Ozan bu romanında adını vermediği metropol bir kentin aslında kültürel anlamda farklı kültürleri bünyesinde barındırdığını anlatırken ütopik bir gecekondu ailesinin bireylerinin büyük kent yaşamıyla bağdaşma zorluklarını kaleme almaktadır.
Kot Pantolon giymenin namus konusu yapıldığı erkek egemen bir ortamda büyüyen Gülten iş yaşamıyla birlikte yaptığı yanlış bir evliliğin yıkıcı sonuçlarını boşandıktan sonra da üzerinden atamaz.
Eminim ki baskıdan bunalan pek çok kadın bu romanda kendisini bulacaktır. Mutlaka bir çıkış yolu vardır ve önemli olan o yolu bulmaktır.
Ersin KOTAN