Namık Kuyumcu kuşağının en özgün şairlerinden. Şiir yolculuğunu ansızın derinleşen ve sıçrayan yüksek anlam katmanlı söyleme biçimiyle hep yukarıda tutmayı başardı. Günlük kolay popüler ve anlatımcı dile hiçbir zaman yakın olmadı. Poetik ve estetik olarak da her türlü egemenlik ve iktidar ilişkisinin dışında durdu. Farkını üreten eleştirel dilinin başkaldırısı her şiirinde imgeleri şaşırtmaya ve parçalamaya devam ediyor."
"...gitmeliydim Hiçbir çareye borçlu kalmadan
geç kalmak utancını kapılar ve eşikler çoğaltmasın
kunduzca çok kucaklamalıyım akıntıyı ve çöplerdeki çaresizliği
acılarımın kuşkusuyla yüzleşip içimi giyinmeli
ve Kendimi kundaklamalıyım mecbur değilken hiçbir yangına
ödeşmek isterim acılarımın kuşkusunu da kundaklayıp
işgalci aşklar ve devletle derinden ödeşmek
ödeşmek isterim erken gidişlerle ve ölümle
ödeşmek ödeşmek ille de ödeşmek..."