Annem bunları söyleyemedi.
Sustu korktu çünkü savunmasızdı.
Anlatamadı.
İçinde kopan duygusal fırtına kelimelerin aciz kaldığı bir sessizliğe dönüştü.
Öz babasının sevmediği kızı eloğlu sever miydi hiç?
Babasının bir kez bile okşamadığı başını başkaları okşar mıydı?
Hayat bir kez daha yüzüne vura vura öğretmişti bunu anneme.
Gidecek bir yeri olsaydı hiç düşünmeden gidecekti ama eli mahkûmdu.
Kocasının cehenneminde yanmaya devam ediyordu.
Ben Ayla. Bu benim hikâyem...
Dünyanın derin karanlık ve kalabalıklarının arasında son kez buz gibi ellerine dokunduğum annemin hikâyesi. Benim ve beni beş yaşında yapayalnız bırakıp giden bir daha hiç görmediğim babamın hikâyesi.
Beş yaşındaydım ve dünya bir bulmaca gibiydi benim için. Ben ise hâlâ parçaları birleştirmeye çalışıyorum.