"İnsanlar geçmişin izlerini taşıyor. Çocukken gençken büyüyüp gelişirken yaptığımız her yanlışı yine yapıyoruz. İnsanlık değişmedi öğrenmedi."
"Bazı düşler var aynı masum yalanlara benziyorlar. Belki de beynimiz yeterinden fazla acı çektiğimizi düşünerek bunu telafi etmek amacıyla bize bazı yalanlar gösteriyordu. İnanması güzel olan yalanlar... Özlediğimiz insanların hâlâ yanımızda olduğunu söylerdi bazen bize. Bazen de en büyük arzularımızın artık gerçekleştiğini söylerdi. Gece boyunca inanırız bu yalanlara. Sabah olup uyandığımızda ise bütün olan bitenin bir aldatmaca olduğunu öğrenince yaşanan hayal kırıklığı yalanların ne kadar masum olsa bile çok can yakabildiğini gösteren en belirgin histir. Beynimiz hatasını telafi etmeye çalışırken daha da batırıyor işleri. Bir hata yalanla örtülür mü hiç? Bir hatayı örtmeye çalışan daha büyük bir hata. Bence düşler insanın derhâl uyanması gereken korkunç aldatmacalardır. Eskiden böyle düşünmezdim. Düşlerimle mutluydum ya da öyle sanıyordum. Artık uyandım. Büyük bir yalandan uyandım."
Yürümeye çıktığımız yolda ansızın yolumuz bir başkasınınkiyle kesişir. Onunla bir süre yürür kendimize dair yaşanmışlıklar paylaşır birbirimizde izler bırakır ve yolun sonunda üstlendiğimiz görevin hırkasını üzerimizden çıkarıp yollarımızı ayırırız. İşte Nilüfer'le Ayberk'in kesişen yollarında birbirlerinde bıraktıkları iz... Ömer Akbaş'ın kalemiyle "Tüm dünya... Tüm hayat 'Bir Düşten İbaret'miş."