Issız ve karanlık ormana dev bir pencere gibi açılan devasa ışıktı dolunay. Dolunayın ürpertici soğukluğunu bedeninin tüm zerresinde hissediyordu. Açelya kapkaranlık ormanda üstünde yırtık beyaz elbisesi ve çıplak ayakları ile karanlığı delercesine koşuyordu. Bedeni ağaç dallarına çarparak acı içinde kendini ileriye doğru itiyordu. Boynunun arkadan bir kuvvet ile geri çekildiğini hissetti ve peşinden tiz bir kopma sesi gelince sendeleyerek arkasına baktı. Karanlıkta gözüne yansıyan metalimsi ışığı fark etti. Kolyesi ağaç dalına takılarak kopmuş ağaç dalında asılı bir şekilde sallanıyordu ama geri dönüp almaya vakti olmadığı için koşmaya devam etti. Ansızın ormanın derinliklerinden acı bir çığlık yükseldi. Korkudan titreyen vücudu zamana karşı durdu. Yaşlı gözlerle etrafına bakındı. Rüzgârın uğuldayan sesi ağaçların arasından sıyrılarak yarı çıplak bedenini okşadı. Hemen arkasından gelen ayak sesleriyle bir kez daha irkildi. Bedeni sesin geldiği yöne dönmeye direniyordu. Tüm vücudunun titrediğini hissetti. Bedeninin iradesini eline almalıydı. Titreyen vücudu ona itaat ederek arkasını döndüğünde korkudan büyümüş yaşlı gözlerinde hayat belirtisi yok gibiydi. Başını ellerinin arasına alarak korku dolu bir çığlık attı.