Şunu çok iyi biliyor ve inanıyorum ki "Eyüp gibi ağlasam sular gibi çağlasam ciğergahı dağlasam" mevlâ şüphesiz ahvâlimi soracaktır. İbrahim (a.s) gibi mancınığın üzerinde Nemrut'un ve haysiyetsiz taraftarlarının yakmış olduğu ateşin dağlarvâri alevlerinin içerisine doğru giderken dediği gibi "Allah beni görüyor ya" diyebilsem o yüce rabbim beni yakmak için homurdanıp duran ateşe: قُلْنَا يَانَارُ كُونِي بَرْدًا وَسَلَامًا عَلَى إِبْرَاهِيمَ "Biz: "Ey ateş! İbrahim'e karşı serin ve zararsız ol" dedik." diyecek ve o ateş beni yakamayacaktır. Zira şunu çok iyi biliyorum ki kendi iç âleminde yananları dışarıdaki ateş yakamaz.
Yunus (a.s) gibi "...Rabbim senden başka ilah yoktur seni her türlü eksiklikten tenzih ederim ve ben kendi nefsine zulmedenlerden oldum" diyebilsem beni yutan balık yuttuğuna pişman olacak ve beni korumak maksadıyla yuttuğunu hatırlayarak getirip sahil-i selamete bırakacaktır.
"Ballar balını buldum kovanım yağma olsun" demeyi bir başarabilsem Allah (c.c) arıyı da kovanı da balı da bana ihsan edecektir. "Ger beni yandırsalar külüm oddan kavursalar toprağımı savursalar bin başıma erre koysalar Settâr senden dönmezem Kahhâr senden dönmezem Cebbâr senden dönmezem" diyebilme cesaretini bir gösterebilsem Rabbim mutlaka bir çıkış kapısı gösterecektir.