"Kendi merkez hayatını başka mahlûkun devâir-i mevcûdiyeti içinde yaşatmakla mecbûl olduğu için kadın daima birkaç kişinin infiâlâtında hissedâr olur! Avâmil-i infiâliyyenin bu taaddüdü kadınları şedîdü'l-infiâl etmiştir. Bir kadının kin-i muhabbeti hiddet-i isyânı birkaç erkeğinkine şiddet itibâriyle muâdil addolunabilir. Kadın kalbi ber-mu'tâd bir hayât-ı ifrât geçirir; meselâ âdil ve muktesit kadın kudemâmızın dedikleri gibi bir nâdire-i rûzgârdır.
Diğer cihetten daima âharın saâdet ü felâketine şiddetli alâkâdâr olmak kadını serîü'l-intikâl kılmıştır. Kıldan nem kapmak bir kadın hüneridir. Bir nazarın mütenevvi' ma'nâlarını hiçbir erkek bir kadın kadar sür'atle keşfedemez. Kadının dimağı mukaddimeden neticeye âdeta atlar o iki haddi rabteden müteaddid halkalardan geçmek mecbûriyetini hissetmeksizin...
Ve şiddet-i infiâl ile sür'at-ı intikâl içinde rûhu ihtizâz eden kadın için faâliyyet-i bedeniyye mübrem bir ihtiyâç olur.
Bu üç hasîse-i asliyyeden bir hayli evsâf-ı rûhiyye teşâ'üb eder ki musâhabât-i âtiyyemizde sırasıyla mevzû' ittihaz edeceğiz."