Bağımsızlık Savaşı ile ilgili hatırı sayılır yapıt yazıldı. Ancak Cumhuriyet'imiz üzerine ona yakışan nitelikte ve nicelikte şiir şarkı türkü... ortaya koyamadık. Ne "50.Yıl Marşı" yeterince etkili olmuş ve belleklerde kalmıştı ne de 75.Yılda dikkate değer şiirsel bir yapıt oluşturulabilmişti. Bayram maç miting gibi büyük buluşmalarda halâ "10.Yıl Marşı"na sarılıyor olmamız şiirimiz ve müziğimiz adına hüzün vericiydi.
Cumhuriyetimizin 100.yaşına yaklaşırken bazı şiirler yazıldı yazılmadı değil. Hatta bunların bazıları bestelendi ve sahnelendi de. Ama okuduklarım/dinlediklerim/izlediklerim genellikle milliyetçilik sosuna batırılmış hamaset dolu soyut metinlerdi. Metinlerdeki birkaç sözcük değiştirilerek milliyetçi herhangi bir ülkeye topluma rahatlıkla uyarlanabilirlerdi. İçinde dağları ovaları rüzgârları nehirleri şehirleriyle ülkemiz; renkleri ve sesleriyle insanlarımız; şiirleri şarkıları türküleri filmleriyle kültürümüz pek yoktu. Sanki tarihimizde devrimler yapılmamış karşı devrim hareketleri başlatılmamış Halkevleri Köy Enstitüleri gibi kurumların kapısına kilit vurulmamış darbeler hiç olmamış aydınlar şairler gazeteciler öldürülmemişti. Oysa bütün bunları kapsayan bir şiir yazmak gerekiyordu. İşte "100.Yıl Cumhuriyet Destanı" böyle bir görev duygusundan ve derin arzudan doğdu. Cumhuriyet'mize layık olup olmadığına kuşkusuz okurlar eleştirmenler akademisyenler olarak sizler karar vereceksiniz.