Hayatımızın kendi yıkımına doğru yol alan çöküşleri birbirlerine ne kadar paraleldir? Bu yıkım çizgilerinin arasındaki mesafe şaşmaz bir matematikle daima aynı mı kalır yoksa o mesafe bir noktada kapanarak çöküşler birbirleriyle kesişip iç içe mi geçer?
Okur Bülent Görür'ün Sarıkanat'taki yeni öykülerinin kişileriyle birbirine paralel görünen yıkımların tam ortasındayken tanışıyor. Bazen 70'lerde saltanatını sürmüş yazlık Seçkinler Sitesi'nin mimari ve ekonomik çöküşü ile öykü kişisinin henüz benzer bir düşüşe geçmemiş çekiciliği maddi durumu kültürü ve karşı cinse ilişkin ümidi birbirine paralel bir biçimde kendi sonuna doğru yol almaya başlıyor. Bazen de ülke 12 Eylül darbesiyle kendi yıkımına sürüklenirken öykünün kahramanı ilk aşkının çöküşüne doğru koşuyor. Yazarın tüm bu çöküşlerle kendisi arasına koyduğu edebi mesafe ise okuru trajediyle komedinin kesişme noktasında tutuyor.