Seçkinler... En çok da insanın yere tükürmesinden diye düşündü. Çünkü en nefret ettiği şeylerden biri de bir insanın ona bütün nimetleri bahşeden toprak ananın suratına tükürmesiydi...
...Az sonra üzerinde seksi ve turuncu bir iç çamaşırıyla geri döndü. Şelale'de sevmediği turuncu rengi ne de güzel yakışmıştı Işık'a. İnsanlarda renk algısı değişirdi her daim. Şelale de gördüğünde hissettiği nefretten eser yoktu şimdi. Ne oluyordu bu kadınlara ki bugün her yer turuncuya boyanmıştı. Takvime baktı 8 Mart'tı. Hiçbir anlam ifade etmeyen sıradan bir gün diye düşündü...
Seçilmişler... Gündeliğin bekçisi sinsice yaklaşmış ve bu garip hırpani adamı tuttuğu gibi saklayıcıların başına götürmüştü. Güzel bir ödül alacağını düşünüyordu ancak kanı yerde kalmıştı. O zaman anladı görmemesi gerekenleri görmesinin ne büyük bir felaket olacağını...
...Bazı soruların cevapsız bırakılması daha iyiydi. Soru cevabını bekleyebilirdi. Ki bazen yüzlerce yıl cevap bekleyen sorular vardı ve soruların canı beklemekten sıkılmazdı...
...Bizden talep edilenlerin ve bizde alışkanlığa dönüştürülen şeylerin hayrımıza mı şerrimize mi olduğunu nasıl anlayacaktık? Ki bu çok doğru bir soruydu.
Sayılar... İnsan sayıdan ibaret de olsa her daim komşunun tavuğuna göz dikerdi. Asıl kazları yiyenler kimsenin akınla gelmezdi. Kendisine bir diyen sayı da aynen böyleydi...
...Tam yemek merkezine girerken gördü. Artık vazgeçmişken yenilgiyi kabul etmişken umudunu kesmişken gördü. Yarası olanlar yarası olanları tanırdı.
2222... Dün de bugün de yarın da birbirinden habersiz ama aynı anda eyleme geçmişti. Dün bugündü ama aynı zamanda yarındı. Yarın dün ve bugün sayesinde dengedeydi. Yarın ile dün arasındaki denge ise bu gündü. Dengeye ulaşmak için değişim başlamıştı. Her şey artık çok yakındı. Sahi yakın ne kadar yakındı?...
Bir solukta okuyacağınız şahane bir roman; Seçkinler Seçilmişler
Sayılar 2222