"İsuf um bir gün daha sensiz boynu bükük ve hüsranla bitti. Şemsinle birlikte kim bilir kaçıncı kez yitiğimize kavuşamamanın hüsranıyla dertleşip ayrıldık. Seni bekleyip de kavuşamadığımız kaçıncı gün batımıydı bu bilmiyorum. O mahzun ben mahzun... Gözler yine yaşlı yürek yine buruk...
Kaç gün daha beklemeye ömrüm vefa eder bilemiyorum. Tek bildiğim son nefesime kadar seni ümitle beklemekten vazgeçmeyeceğim. Son nefesimi verdikten sonra bile başka bir boyutta başka bir halde ama yine de mutlaka bir şekilde seni beklemeye devam edeceğim. Belki elinde çiçeklerle kabrimin başında belki gözünde yaşlarla sana hazırladığım anı köşesinde belki de bir gün batımında Şems'in gözlerini kamaştırırken pınarımızın kenarında...
Ama mutlaka sana kavuşacağım. Gelişini görüp sevinçle kutlayacağım. Kendimce şehrayinler düzenleyeceğim."
Songül Aykan sürgünözlem ve acı ile geçen bir hayata rağmen ümidin hep varolduğunun hikayesini anlattğı romanı İsuf ile yeniden okurunun karşısına çıkıyor.