"Babalar alınlarımıza yazılmış yalnızlıklardır!"
Atma türkülerden açılınca konu tebessümle biraz da çekinerek: "Bugün ha buralara hepten geldum nafile. Hiç da yanmazdum oni sevduğum olsa bile." dedi.
Dante gibi ortasında değil de baharındaymış izinnamesi olduğunda. 15 yaşında gelin gitmiş üç kuşaklı genişçe bir aileye. O gün görmüş kendisinden 15 yaş büyük olan müstakbelini. Zamanla derin bir muhabbet vuku bulmuş yuvalarında.
...
Saçlarındaki akların ötesindeki birçok nişaneyi okurken yıllar yılı dost bildiği aynalardan "seksen yıldır dünya hayatındayım" dedi karışık bir duyguyla. Babaanneme nasihatin nedir bizlere diye sorduğumda "eşler birbirlerini idare etsinler" dedi kısa bir sessizlikle.
Sevgili okuyucum;
Kim bilir belki aynı yere çıkar sokağımız.
Aynı acılardan birbirimizden habersiz geçeriz. Sen de gün geceye çalar ben de gece güne. Ama eşit yaşarız günü ve geceyi.
Kalbim her titrediğinde saramazdım seni ama varlığına sarılırdım doyasıya.
Gözlerimin her buğusunda
Dünya gider sen gelirsin karşıma.
Bir tohum oluruz döner dolaşır
Aynı tarlaya ekilir aynı tarlada biteriz.
Aynı harman yerinde.
Beraberce aynı kavgada parçalanırız.
Kim bilir belki aynı hayvanın kursağında kalırız...