Kenan radyosunun üzerinden Ömer'e baktı. Ellerini konsolun üzerinde birleştirdi derin bir nefes aldı.
"Ben özgür değilim oğlum. Prangalıyım ben prangalı! Nesimi Ustanın dükkânın direklerine bağladılar beni ayak bileklerimden. Senin gidecek bir evin var. İyi kötü anan var baban var! Şu hayatta benim kimsem yok. Anlıyor musun? Hiç kimsem yok! Kimsesizlere tokat atmak kötü sözler söylemek kolaydır. Karşındaki kadardır çünkü. Ötesinden berisinden kimin çıkacağı belli olmayan bir insanla ben bir miyim? Değilim. Ben hayatta bir kere bile bir etmedim. Bu dünyada kimsesizliği en iyi ben bilirim. Kimsesizliğin tokadı ustaların tokadına benzemez. Bir kere yedin mi daha kim vursa kuş kanadı değmiş gibi olur. Vız gelir tırıs gider hayat. Beklemezsin oğlum kimseden bir şey. Onlar da bilirler attıkları tokat da işe yaramayacak. O yüzden en çok kimsesizlere vururlar. Ben de biliyorum işte bunu. Aldırmıyorum. Onlar bana değil kendi yapamadıklarına vuruyorlar tokadı; baş edemediklerine öfkelendiklerine yaşayamadıklarına... Bana vurmak kolay çünkü."