"Biz eskiden ne yaman atçılardık!"
"Biz yeleleri rüzgârda savrulan atlarla Anadolu'ya geldik..."
"Osmanlı yedi iklim üç kıtayı atların sırtında fethetti..."
Bu gerçeklere günümüzde atçılıkta nal topladığımızı da ilave edebiliriz.
Türk kültürünün ayrılmaz bir parçası olan at geçmişte mi kaldı?
Bu kitap toplumsal hayatın her yönünü olduğu gibi atla olan ünsiyetimizi de yakından etkileyen modernleşme sürecinde unuttuğumuz at ve atçılığımızın macerasını ele alıyor.
"At ruhun aynasıdır" diyen ve atı hem hiç "büyümeyen" çocuğumuz hem şahsi tekâmülümüzün vesilesi olarak gören Mahir Başdoğan elli sene bilfiil içinde olduğu atçılığımızı samimi üslubu ve gayet zengin dili ile anlatıyor. Dolayısıyla bu eser lafta ata öykünenler de dahil modern hayatımızdan hızla çıkan atı ve yakın tarihimizdeki atçılık serüvenimizi aktarırken güçlü dili ile lisanımız için de çok değerli bir kaynak olacak.