Peki ya gerçek hayat? Tanıdığımız kaç tane kahraman var? Ya da gerçek kahramanlar çekici kadınlar yakışıklı erkekler iyi dövüşen karizmatik insanlar mı?
Çocukluğumda Türkçe öğretmenimiz kel göbekli bir adamdı. "Hüsnü hoca" okula yeni başladığımızda hiç birimiz üzerinde etkili değildi. Ama onu tanıdıkça bizi başka bir şeye dönüştürdüğüne tanık olduk. Evinden getirdiği kitaplar bize okula gelirken almamızı salık verdiği gazeteler arasında dünya meselelerini tartışır tartıştırır olup bitene bir başka gözle bakmamızı sağlardı. Anne babası ayrı bir sınıf arkadaşımızın başarı grafiğini yükseltmekle kalmadı O bunu bilmiyordu ama onu intiharın eşiğinden döndürdü. İki yıl sonra tayini çıktığında diğer öğretmenlerin kıskanç bakışları arasında en çok gözyaşı dökülen görevliydi. Benim ve bir çokları için gerçek kahraman işte bu kel göbekli adamdı.
"Dünyada en gelişmiş ülke insan ruhudur" der Pearl Buck. Hiçbir öğreti Tanrı tarafından verilen fiziksel güzelliklere fazla değinmez. Ruhtur önemli olan. İnsanlığa bize bahşedilen erdemleri ve aklı kabul ettiğimiz ölçüde faydalı olabiliriz.
Hor görülmek bir avantaj olabilir mi? Bu sayede acı çekenlerle empati kurabilmek ya da üstüne çok basılan toprak gibi sertleşmek daha çok ne olduğumuzla ilgili. Çocukluğumuzda bize şekil veren heykeltıraşlar farkında olmadan ruhumuzu dolayısıyla kaderimizi yaratırlar.