Tarihî kayıtlarda lakabı "eş-Şîrâzî" olarak kaydedilen Alâî b. Muhibbî Ahdî'nin Gülşen-i Şuʿarâ adlı tezkiresinde aktardığına göre İranlıdır ve babası Mîr Muhyî-i Şîrâzî'dir. Günümüze kadar ulaşan Farsça Arapça ve Türkçe şiirlerinin yanı sıra psikoloji sosyoloji tıp gibi insan ve toplum temelli konulara olan ilgisi eserlerine de yansımış ve Alâî'nin farklı alanlarda çok sayıda eser telif etmesini sağlamıştır.
Müellif Konya'da Mevlânâ Dergâhında kalmış Mevlevîlik yolunu tutmuş ve burada "mesnevîhân" unvanını almıştır. Ahdî'nin yanı sıra Kâtip Çelebi'nin de Keşfü'ẓ-ẓunûn adlı eserinde ünlü ve şöhretli olarak bahsetmesi müellifin devrinde tanınmış biri olduğunu gösterir. Kaynaklarda yer alan ifadeler Alâî'nin devrinde mesnevîhânlık şairlik müelliflik vâizlik ve müfessirlik gibi farklı mesleklerle tanındığını ve saygı gördüğünü göstermektedir.
Osmanlı Devleti'nin siyasi iktisadi ve edebi açıdan en parlak dönemi olan XVI. yüzyılda Divan şiirinin yetiştirdiği usta şairlerden Alâî; Gazzâlî'nin Farsça yazdığı Naṣîḥatü'l-mülûk adlı siyâsetnâmesini Netîcetü's-sülûk fî-Naṣîḥati'l-mülûk adıyla Arapçadan Farsçaya çevirerek dönemin genişleyen Osmanlı Devleti sınırlarıyla çeşitlenen toplumsal yapısı ve bu değişimlerin bir neticesi olarak siyâsetnâme türüne artan ilgiye hitaben bir ahlâk ve siyâset kitabı ortaya koymuştur.
Elinizdeki kitapta Alâî b. Muhibbî'nin hayatı ve eserleri hakkında bilgi verilmiş Netîcetü's-sülûk fî-Naṣîḥati'l-mülûk adlı eserin Alâî b. Muhibbî'ye aidiyeti nüshalar ışığında değerlendirilmiş; ardından eserin beş nüshadan hareketle oluşturulmuş tenkitli transkripsiyonlu metnine yer verilmiştir.