Fatih Akıcı daima yüksek bir medeniyet ufkunun rüyalarını gördü yollarını adımladı destanlarını heceledi. Şiirlerinde kadim kültür köklerimizden hareketle her dem yeniden doğma ve yeni şeyler söyleme heyecanıyla Türklük aşk memleket ve çocuk temalarını işledi. Şiirde daima iyinin güzelin ve estetiğin Türk'çe arayışında oldu. Zemininden koparak serserice savrulan modern Türk şiiriyle herhangi bir iltisakı olmamasından gurur duymakta ve milli olan her mefhumun aşındığı yerel ve biricik olan her kıymetin küçümsendiği bir çağda Türkçenin kadim sesine taze nefes sunma gayretinden asla geri durmama azmindedir. Vezin düşmanı muvazenesizlere ve ölçüyü yıkıp onun yerine ölçüsüzlük tasallutu kuranlara itibar etmeyen şahsiyetli ahenkli manalı ve derinlikli bir şiir anlayışını yüceltmeyi şairin ödevi bilmektedir.
"Ezel-ebed hayâtın gergefini işledim
Çöllerimde nehirler serâba halkalandı
Rüyânın derûnunda hakîkati düşledim
Yarın nasıl gerçekse dünüm öyle yalandı"