Satrancı temel alan bu eser hikayeler ve vecizeler aracılığıyla ideal toplumu aktarmaktadır. Satrancın Avrupa'da ciddi ölçüde yayıldığı bir dönemde yazılması sebebiyle de sükse yapmış ve uzun süre boyunca en çok okunan kitaplar arasında yerini almıştır. Satrançtaki şah vezir at fil ve kale soyluları piyonlarsa halkı (tüccarı hekimi çiftçiyi vs.) temsil etmektedir. Her taşın konumu özelliği hareket kabiliyeti ve aralarındaki ilişki önceden belirlenmiştir. Dolayısıyla Iacobus'a göre toplumu (krallığı) oluşturan unsurların konumu davranışları görevleri ve aralarındaki ilişkiler nettir. Öte yandan bu düzenin arkasında Iacobus tarafından ustaca yerleştirilmiş bir karmaşa da görülmektedir. Satrancın keşfedildiği yer olarak gösterilen Babil sayesinde daha ilk sayfalarda gözümüze çarpan distopik durum Iacobus'un mensubu olduğu toplumun karmaşasına zaman zaman değinmesiyle daha da belirgin olmaktadır. Antik Çağ'dan kutsal kitaplardan ve kendi döneminden aldığı hikayeler ve vecizeler de bu örgüye hizmet etmektedir ve örneklerini belirli bir dönem ya da toplum kısıtlamasıyla vermeyen Iacobus karmaşa ve düzen arasında gidip gelen toplumun bir parçası olan insanın yaşamını okuyucuya anlatmaktadır.