Tüm kusurları kaplayıp arındırmakla görevli olan rahmeti yağdıran bulutlar bile insanlığın ayıbını daha fazla örtemeyeceklerini kabullendi ve beşeriyeti terk ederek yerini sonsuz kızıllığa bıraktı. İnsanların günahkârlıkları öylesine büyüktü ki bu günahları hiçbir kar örtemezdi. Ortalığı kaplamaya başlayan demir kokusu eşliğinde başlarını kızıllığı sonsuzluğa yayılan göğe çevirdiler. Bulutlar her zamanki gibi ağlıyordu ama bu sefer toprağa dökülenin de işin de rengi başkaydı. İlk kan damlası en kirli olanın üstüne düştü. İlk çığlık en sağırın kulağını buldu. Çatısı kırmızıya bulanan ilk ev bu laneti ülkeye saranın hanesiydi belki de. İster ölsün ister öldürsün; ister oturup ağlasın ister cesetleri ayaklarının altında çiğneyip keyif türküleri yakarak dans etsinler. Utançtan kızarmaktan aciz tüm suratlar bu sefer semadan yağan kan ile kıpkırmızı olacaktı.