Çin felsefesinin kadim klasikleri arasında yer alan Büyük Bilgi ve Orta Yol Doktrini Konfuçyüs (MÖ 551-479) tarafından ortaya konan ilkelerin şekillendirdiği düşünce sisteminin tüm yönleriyle anlaşılmasına imkân tanıyan kapsamlı eserlerdir. İçerik bakımından Konfuçyüs'ün kişisel gelişim toplumsal uyum ve ülküsel yönetim hedefleri üzerinden ilerleyen bu eserler öğrenme pratiğini temel alarak herkesin barış ve huzur içinde yaşayabildiği bir dünya kurgular. İnsanın bilgiye ve erdeme nasıl bilinçlendiği bencil arzuları ve aşırı istekleri nasıl dizginlediği insancıl ve özgecil davranışlara nasıl yöneldiği içtenliği ve ölçülülüğü nasıl deneyimlediği; bu öğrenme pratiğindeki yöntemlerdir. Dolayısıyla insanın asli görevi kozmostaki işleyişi örnek alarak hem kendini hem de başkalarını öğrenmeye cesaretlendirmektir.
Günümüz penceresinden bakıldığında bu eserlerde adaletin ihtiyatın ve hatta liyakatin sosyo-politik düzene nasıl uyarlandığına; dürüstlüğün hoşgörülülüğün ve güvenilirliğin siyasi anlayışa nasıl yansıtıldığına dair yanıtlar da bulunabilmektedir. Konfuçyüs öğretisi; insanın kendiyle çevreyle toplumla doğayla ve hatta evrenle kurduğu ilişkiyi kuralcı bir bakış açısıyla açıkladığından öğrenme pratiğiyle başarıya ulaşması amaçlanan uyumcu kimlik kazanımı kusursuz bir ahlak bilincinin geliştirilmesini gerektirir. Bu açıdan Konfuçyüs'ün Doğu Asya coğrafyasına bıraktığı kültürel mirasın değerini anlamlı kılan Büyük Bilgi ve Orta Yol Doktrini beşeri yaşamın mükemmelleştirilmesi idealine ütopik bir vizyon çizmektedir.