Napoléon Bonaparte'ın iki yüzyıldır pek çok biyografi yazarının ilgisini çekmiş olması şaşırtıcı değildir. Hayatı olağanüstü önemli çok ama çok büyüleyiciydi; başta Fransız Devrimi olmak üzere dünya tarihindeki en tartışmalı ve sürekli yeniden yorumlanan olaylardan bazılarıyla da bağlantılıydı.
David A. Bell kitabının girişinde mevcut biyografilerin birçok olumlu özellik taşımasının yanında her okuyucunun bu hacimli kitapları okuyabilecek vakti ve sabrının olmayabileceğini söylüyor. Okurun ayrıntılar deryasında kaybolmasına neden olmaktansa Napoléon'un gerçeğe sadık okunabilir bir portresini sunmaya uzmanlık sahibi olmayanlara da hitap eden özlü bir eser ortaya koymaya gayret ettiğini belirtiyor.
1769'da Korsika'da doğan Napoléon 1821'de çok daha küçük bir adada Saint Helena'da sürgünde hayata gözlerini yummuş olsa da ölümünden sonra da adı ve şöhreti etrafında mücadeleler yürütülmeye devam etmiştir; aslında bunları da onun hikâyesinin bir parçası saymak gerekir. Bu hikâyede Fransa'da ve başka ülkelerde bugün bile muazzam etkisini koruyan kurumların inşasının yanı sıra inanılmaz bir seviyeye varan can kayıpları ve yıkımlar da vardır.