Dünya üzerinde var olan her şey karşıtlıklar üzerine kuruludur. Sıcakla soğuğun iyiyle kötünün beyazla siyahın vs. varlık sebepleri de hep birisinin diğerini hatırlatmasında yatar. Bu zıtlıklar çevremizi o kadar kaplamıştır ki hayatımızın her alanında bunu olumlu ya da olumsuz hissederek yaşamı algılarız.
Olumluluk veya olumsuzluk bakış açımıza veya kültürlere göre değişebilen kavramlardır. Bir kültürde olumsuz kabul edilen bir davranış başka bir kültürde olumlu karşılanabilir. Ya da tam tersi olumlu algılanan bir davranış veya söz başka bir toplumda olumsuz algılanabilir. Yani içinde bulunduğumuz çevre söylemlerimizin anlaşılmasında etkin rol oynar. Söylediklerimiz bir bütünlük içerisinde anlam kazanır. Bu anlam karşıdakine ve/veya dinleyiciye olumlu ya da olumsuz algılama olarak yansır. Aynı şekilde bir olayın olması veya gerçekleşmesi olumlu algılanırken olmaması veya gerçekleşmemesi; beklentinin olmaması ise olumsuz olarak algılanır.
Türkçede olumsuzlukla ilgili bugüne kadar çok sayıda çalışma yapılmış ve bu çalışmaların herbiri kendi içinde yararlı bilgiler içeren çalışmalar olarak literatürde yerini almıştır. Yapılan bu çalışmalar daha çok bir konu ek sözcük ya da dönemle ilgili sınırlı bilgiler içermektedir. Bu çalışma -tabii ki eksikleri olduğu muhakkaktır- bugüne kadar hem tarihî hem de çağdaş Türk lehçelerinin tamamını kapsayan ilk çalışma olarak ortaya konmaya çalışılmıştır.
Bu çalışmada amaç olumsuzluğu tartışmak değil dil bilgisel olarak olumsuzluk konusunda hangi eklerin ve sözcüklerin olumsuzluk için kullanıldığını ortaya koymaktır. Çalışmanın kapsamını genişleteceğinden anlamsal olumsuzluk konusuna girilmemiştir.