Tarihimizde kokular tamamen fitri idi tabiatta var olandan ve zarar vermeden tabi usullerle elde edilirdi. Günümüzdeki gibi vücuda zarar tabiata zarar küllühüm mazarrat kimyevi maddelerden istimal edilmiyordu.
Koku ilmi tasavvuf camiasında ayrı bir âlem olarak kabul edilmiştir. Efendimiz Aleyhisselamın Veysel Karani'nin kokusunu duyması gibi Allah dostlarının bu nev'i kokuları bazen asırlar evvelinden duyabildiğine inanılmıştır. Buna istinaden Abdülkadir Geylani Hazretleri bir gün Buhara tarafını işaret ederek o bölgeden güzel bir koku aldığını oradan bir Allah dostu çıkacağını söyleyerek Muhammed Bahaeddin Nakşibendi'yi işaret etmiştir. Benzer şekilde Bayezid-i Bestami Hazretleri de Rey şehri yakınlarındaki Harakan köyünden hoş bir koku duyduğunu ifade ederek daha sonra oradan çıkacak Ebü'l-Hasan Harakâni Hazretlerini kastetmiştir.
Velhasıl kokunun insan üzerinde maddi manevi tesiri hem akademik hem sair çalışmalara daha çok edilmeli ve bu husus iyi idrak ve izah edilmelidir. Biz de bu kitapta Allah'ın izni ile elimizden geldiği kadar kokunun manevi tesiri üzerinde durmaya çalıştık.