Hayal perdelerimizi açtık bir daha kapatmamak üzere. Belki şiirlere gazellere dökemedik incili kaftan giyerek mısralara. Kara kalem teksir kağıdı dilimizin döndüğü parmaklarımızın yettiği kadarıyla yazabildik.
Bir kitap yazsın üstadın biri içinde ne olursa olsun ama okunsun. Hayal perdelerini açsın birileri sis bulutları aralansın karanlığın ışığı hep görünsün sonsuz evrenin içinde bir toz tanesi kadar bile olmasalar da... Bir kitap okusun demiş üstadın biri hayallerine ulaşılamasa bile okuyanların gönül gözlerini açsın sonsuz evrenin içinde kaybolan bedenin içinde ruhu ile...
Bir kitap yazdı naçizane şah kulu Allah kulu...
Okunsun diye... Sadece... Tıpkı OKU diye başlayan kutsal kitabımızın emrettiği gibi.
Zor olduğunu bile bile... Yine de okunsun diye.
Sonuçta zor olan emektir güzeldir.
Zor olan güzelliklerin kolay olmayacağını bile bile...
Emek zorluk güzellik... Gerisi boş bir hikayenin hiç yazılmamış mısralarıdır zaman içinde kaybolan...
Kaybolmuş bir hayatın içinde hiç olmamış gibi...
Kırık dünyanın bir parçacığı...