Hayat birçok olasılığı içerisinde barındırır. Yaşamak ve var olmak sayısız olasılığın olduğu bir dünyada yaşamak ve deneyimlemek demektir. Aslında öğrenme ve gelişmeye giden yol da buradan geçer. Harekete geçmeden yaşamı tecrübe etme şansımız oldukça düşüktür. Hayatı deneyimlerken bazen canımız acır bazen de gülümsemeler peşi sıra gelir. Her duygu ve düşünce yaşama yeni bir renk katar renklerin cümbüşüyle yaşam daha anlamlı ve değerli hâle gelir. Bu renkler içinde her birimizin sevdiği bir ya da birkaç renk mutlaka vardır.
İnsan bazen yeniden ayağa kalkmanın imkânsız olduğunu düşünür ve doğal olarak incinmek ya da acı çekmek istemez; böylece hayata karşı daha dayanıklı ve güçlü olacağını zanneder. Oysa dayanıklı olmak sanıldığı gibi incinmemek ya da sürekli mutlu olmak değildir. Yaşam bize psikolojik sağlamlığın aslında zorlanmak incinmek ve bu zorluklar karşısında kendimizi yeniden inşa etmekle şekillendiğini öğretir. Hayatın getirdiği yüklerle başa çıkamadığımızı hissettiğimizde bu durumu kabullenmek sahip olduğumuz güçleri keşfetmemizi sağlar ve bize adım atmak için fırsatlar sunar. Gerçek psikolojik sağlamlık asla düşmemek değil; her düşüşten ders çıkararak daha bilge ve güçlü bir şekilde yeniden ayağa kalkabilme yetisidir.