Karmaşık Sahafta sıradan bir gündü. Durun... Yoksa değil miydi?
Okuldan sonra koşa koşa gittiğiniz bir yer ya da hiç vazgeçmediğiniz peşinden neşeyle koştuğunuz bir tutkunuz var mı?
İşte Öykü her gün halasının dükkânında alıyor soluğu; Karmaşık Sahafta. Burası öylesine zengin bir dünya ki içeriye adım attığı an büyüleniyor yepyeni keşifler için bitmeyen bir heyecan duyuyor. Davetkâr sayfaların arasında gezindikçe tutkusu büyüyor büyüyor içi içine sığmıyor. Her yeni gün geçmişte kalan unutulan saklanan belki de kaybolup sayfa sayfa gezen şeylerle karşılaşıyor. Dilini bilmediği sır dolu mektuplar yepyeni gizemlere işaret eden krokiler sahibini bekleyen kurutulmuş çiçekler ve daha nicesi... Hepsi Kuzey'le birlikte adımlanacak şahane yollar çözülecek olaylar tanışılacak yepyeni insanlar demek.
Aslını isterseniz sahafın dışındaki dünya da pek farklı sayılmaz. Orada da çözülecek gizemler hiç bitmiyor. Bazen kaybolan bir elmasın bulunması gerekiyor bazen de unutulan dostlukların hatırlatılması. Kimi zaman önyargı duvarları aşılmalı kimi zamansa birlik olma coşkusunun nereye kaybolduğu öğrenilmeli.
Yazar Nehir Yarar yine mahallemizi şenlendiriyor. Bu sıcacık romanla buluşup Öykü ve Kuzey'in sırlarına ortak olmaya hazır mısınız?
Yeni gelen kitaplara benim elim değmeden kimse dokunamaz. Bu ikimizin arasında yazılı olmayan bir kural. Çünkü sahafa gelen kitaplar içlerinde türlü türlü gizemler barındırır. Karmaşık Sahaf bana her gün bu gizemlerle karşılaşma şansını verir. İşte bu yüzden burada vakit geçirmek çok keyiflidir.
Sözünü ettiğim yeni kitapları önce bilgisayara kaydederim. Burada kayıt işlerine başladığımdan bu yana klavyeyi hızlı kullanma konusunda epey yol aldım. Kitapları kaydetme işim biter bitmez onları tek tek incelerim. Bazıları kişiye imzalıdır kiminin de sayfalarına minik notlar alınmıştır. Rengârenk kurutulmuş çiçekler yapraklar fırlar sayfalar arasından. Kurumuş çiçeklerle sıklıkla karşılaştığım için önce bunlardan bir koleksiyon yapmaya başladım. Kuru Çiçekler Koleksiyonu koydum adını. Sonra koleksiyonu büyüttüm ve adını Kitapların Arasına Sıkışanlar Koleksiyonu olarak değiştirdim. Bazen desenli peçeteler selamlar beni bazen de sümüklü mendiller çıkar karşıma. Birkaç defa kâğıt para bile denk geldi. Birinin İran parası olduğunu öğrendiğimde çok şaşırmıştım. Sayfaların arasında Roma-İstanbul arası uçak bileti eski fotoğraflar zarfın içinden çıkan minik bir anahtar en eskisi 1934 yılına ait takvim yaprakları müze giriş biletleri yemek tarifleri... Eğer şanslıysam kitapların içinden çok daha özel şeyler de çıkabilir. İşte en keyifli olanı bunlarla karşılaşmak. Kişiye özel mektuplar notlar ve hatta bazı sırlar... Hani denize atılan o cam şişenin içindeki mesajlar gibi... Elime geçen her eski kitabı kıyıya vuran ve içinde gizemler barındıran o cam şişelere benzetirim.
***
Karmaşık Sahafa giderken sararmış kroki yine aklıma geldi. Tek başıma bu krokinin içinden çıkamayacağımı artık biliyordum fakat bana kim yardım edebilirdi ki? Bilmece bulmaca işlerinden hiç anlamadığını söyleyen Kuzey mi? Talihsizlik üzerine akademik kariyer yapacak kadar kendini geliştiren halam mı? Belki Kıvanç abiden fikir alabilirim diye düşündüm ya da Asım amcadan... Evet evet işte buldum! Bu konuda yardım alabileceğim birinci kişi elbette Asım amca olabilirdi. Çünkü Asım amca gezmeyi seven bir insan. Eminim şu koca şehirde gitmediği semt girmediği sokak kalmamıştır. Üzerinde yer isimleri yazılı olmayan bir krokiyi de en iyi gezip tozan çözer.
"Merhaba Başak hala."
"Selam şekerim bak burada kim var" diyerek Kuzey'i gösterdi.
***
Parkın içindeki bankların çoğu güneşin altında kalmıştı. İri gövdesiyle parka gelen herkese kucak açan çınar ağacının altına oturduk. Şiir okumayı dinlemeyi çok seven Kuzey krokinin içindeki şiiri okumak istediğini söyleyince kâğıdı ona verdim. Önce okuduğunu anlamak isteyenlerin yaptığı gibi neredeyse kulağıma fısıldayarak okudu şiiri. Kâğıdı geri vermesini beklerken birden ayağa kalkıp karşıma geçti. Bana ve çınar ağacına reverans yaparak önce selamladı ardından muhteşem bir ses tonuyla şiiri yeniden okudu. Öylece bakakaldım. Şaşkındım. Onun böylesine kendine güven duyduğu başka bir an olmuş mudur diye düşündüm içimden. Kendime geldiğimde onu delice alkışladım. Punto ve park köpeği havlayarak bana eşlik ettiler. Evet belki biraz yanakları kızarmış olabilir ama bu övgü dolu alkışı hak ettiğini bildiğinden kibarca teşekkür edip yanıma yeniden oturdu. Tam onun çok kabiliyetliolduğunu sesinin böylesine etkileyici bir tınıya sahip olduğunu henüz fark ettiğimi söylüyordum ki Punto'nun sesiyle sözüm kesildi. Punto'nun "bir tanıdık yaklaşıyor" havlamasını bildiğim için hemen başımı kaldırdım.