...İstihbaratçılar önlerinde iki büklüm duran 17 yaşındaki çocuk değil de adeta stres atmak için spor yaptıkları bir kum torbasıymışçasına öyle duygusuz öyle gaddar bakıyorlardı. Tarık'ın hiç beklemediği bir anda acımasızca vurmaya başladılar. Tarık can yakan ıslak havlulardan bir umut kendini korumaya çalışırken dizlerini karnına çekmiş sanki annesinin karnındaymışçasına sakınmaya çalışıyordu. Her darbede hayallerinden umutlarından ideallerinden bir adım daha uzaklaşıyor en kötüsü de bunun neden ve niye olduğunu hiç bilmiyordu. O karakolun kapısından içeriye girdiği ana kadar ki iyisiyle kötüsüyle tüm anıları gözlerinin önünden geçiyor en kötüsü de yaşanması mümkünken yaşayamadığı doyasıya oynayamadığı topları hiç tatmadığı aşkı hayatındaki her şeyi düşünüyordu. Hayallerini kurduğu o üniformanın artık ulaşılması imkansız bir hayal olarak içinde büyük bir ukde olarak kalacağını düşünüyor düşündükçe de gözlerinden yaşlar durmaksızın akıyordu...