Hemen hemen Dünyanın geri kalmış tüm ülkelerinde işkencehaneler cezaevleri binlerce fiilsiz faille doludur. O kadar çok insan bir pardon bile denilmeden işkencelerden geçirilmiş suçsuz yere yıllarını mapushanelerde geçirmiştir. Ahmet Kılıç da hepimizin duyduğu bu durumları ele alarak bunu romanlaştırmış. Ben keyifle üzüntüyle ibretle okudum. Edebiyat yolunda kardeşimin yolu açık olsun
Ahmet İzan
"Daha lafım bitmişti ki o masum sevecen dost görünen adam oturmuş olduğu masayı itekleyerek sandalyeye tekmeler vurmaya başladı. O yumuşak sevecen insancıl yüzü aniden değişerek bir canavarı andırdı. Bağırmaya ve oraya buraya saldırmaya başladı. Bana az önce iyilik yapan insanca davranan adam nasıl bir anda saniyeler içerisinde bir bukalemun gibi şekil değiştirip saldırgan bir çakala dönmüştü? Böyle ikiyüzlü insanlarla ilk kez karşılaşıyordum. Bu şoku yaşarken bir anda açılan kapıdan içeri girenler üzerime çullandılar. Hiç acımadan ağızlarından salyalar akıtarak dövmeye başladılar beni. Küfrün de haddi hesabı yok. 'Öldürün bu orospu çocuğunu sen buradan sağ çıkmayacaksın ulan o küçücük beynin ile bizleri mi kandırıyorsun!' diye bir ağızdan bağırıp beni panikletmeye çalışıyorlardı..."