Kırklı yaşlarına adım atan Haşmet miras kalan pansiyonu devralmak için sevgilisi Özgür ile geçmişin izlerini sürmek üzere kasabasına döner. Ancak bu yolculuk yalnızca bir mülk devri değil geçmişin yeniden yüzeye çıkışıdır. Gassal olan dayısı Bahattin'in ölüleri yıkarken ailelerden aldığı notlarla oluşturduğu tuhaf dünya Haşmet'in kayıplar zorbalık ve unutamadığı aşkıyla yüzleşmesine neden olur.
Roman intihar cinayet ve vicdan azabı etrafında dönerken geçmişin yankıları günümüzdeki derin yaraları açığa çıkarıyor. Kenet yaşamın ve ölümün iç içe geçtiği bir yolculuğa davet ediyor; okuyucuyu kayıpların gölgesinde sorgulayıcı bir deneyime sürüklüyor.