Sayın okuyucumuz bildiğiniz üzere kutsal Filistin topraklarımıza Siyonist işgal çetesi yerleştirildiğinden bu yana orada kan ve gözyaşı eksik olmuyor. Fakat bütün bu baskı zulüm ve katliamlara rağmen Filistinli mücahid gruplar işgalcilere karşı azim ve kararlılıkla mücadelelerini sürdürmektedirler. Orantısız bir saldırganlığın muhatabı olmaları onları yıldırmıyor.
14 Mayıs 1948'den bu yana uzun soluklu bir mücadele bu. 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana nice dayanılmaz acılara maruz kaldılar. 20 bine yakın bebek ve çocuk katledildi. Kadını erkeği yaşlısı ve genciyle 50 bin dolayında insanımız şehid edildi. Dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir vahşete bir canavarlığa maruz kaldılar. Yine de Allah Teâlâ'ya metanetle tevekkül ettiler. 2 milyar İslâm ümmetinin kendilerini yalnız bırakması onları yıldırmadı. Ümmet bireyleri siyasîlerin vurdum duymaz tavırları karşısında Filistinli kardeşlerine yardım edememenin kahrını yaşıyor.
Böyle mi olmalıydı? Ümmet olarak Gazze'yi naçar bırakmamalıydık. Bunun vebâli çok büyük. Ahirette bizden davacı olacaklar. Bu vebâlin en büyüğü ise 57 tane Müslüman ülkenin başındaki siyasîleredir. "İslâm Birliği" tesis edilmiş olsaydı bu acılar asla yaşanmazdı.
Sayın okuyucumuz elinizdeki bu kitapta "olan" ile "olması gereken"in arasındaki farkı ortaya koymaya çalıştık.