İnsanoğluyla otomobil arasındaki ilişkinin insan-makine ortaklığında vücut bulmuş bir yeniden bedenlenme olduğu her geçen gün daha çok hissediliyor. Edebi metinlerden sinemaya teknolojik gelişmelerden insanlararası ilişkilere dek bu farkındalığın izini süren Halil Gökhan kısa ama yoğunluklu bir çerçevede bu modern zaman mitosunun bir dökümünü veriyor. Tekerliğin icadından formula ritüellerine uzanan bir tarihin anlatılmamış dile gelmemiş öyküsü.