Ey insanlar! Kalplere kadar işleyip yakan cehennem ateşinden kaçmanıza vesile olacak nimetlerin kadrini kıymetini bilin! Çünkü siz geçici bir âlemde yaşıyorsunuz... Bu ålemin içindeki ler azdır. Hepinizin bu alemde bir eceli vardır... Sizler daha önce yaşamış dünya nimetlerinden ve güzelliklerinden istifade etmiş sizden daha uzun ömürlü daha yapılı daha güçlükuvvetli daha çok iz bırakan kimselerin yerine geldiniz. O kimseler dağları yeniden şekillendirmişler kayaları oymuşlar ve diyar diyar dolaşmışlardır. Onların boyları sütun gibi güç ve kuvvetleri pek fazla idi. Bu yüzden bunları yapma imkânına sahiptiler... Ama ne oldu? Günler geceler birbiri ardına gelip geçti. Sonunda onların süresi doldu yaptıkları yok oldu evleri barkları harap oldu adları sanları anılmaz oldu. Onlardan hissedip gördüğün yahut sesini işittiğin bir tek kişi bile kaldı mı? Ama onlar güven içinde geleceğe yönelik beklenti ve ümitleri ile oyalanıp duruyorlardı. Tıpkı başlarına gelecek felaketten habersiz geceyi geçiren topluluk gibi... Ya da pişmanlık içinde sabaha çıkan insanlar gibi... Şimdi hepiniz biliyorsunuz onların başına neler geldiğini... Gece vakti nasıl da Allah'ın azabına uğramışlardı... O şiddetli sarsıntı onların birçoğunu kıskıvrak yakalamış ve bu yüzden yurtlarında çöke kalmışlardı... Geri kalanlar ise Allah'ın azabının kalıntılarına nimetlerin yok oluşuna harap olan evlere bakıp ibret alıyorlardı... İşte bu olaylarda elem veren azaptan korkanlar için büyük bir ibret vardır...