Genç ve güzel Hermenie puslu ama yıldızlı Büyükada gecelerinden birinde bir düş görür. Düşünde bir saba melikesi ona bir altın anahtar uzatır ve bakışlarıyla ufuktaki sarayı işaret eder. hermenie bu düşü en büyük hayalinin gerçekleşeceğini Paşasına kavuşacağını gösteren bir işaret olarak yorumlar. Gün gelip düşlerin gerçek olduğuna inanmaktadır Hermine.
Bu rüyanın üzerinden çok geçmeden Büyükada ahalisi yat Kulübü'nde verilecek bir baloyu Atatürk'ün onurlandıracağını öğrenir. Ada halkı bu baloya gidip Atatürk'ü bir kez olsun yakından görebilmek için çlıgınca bir hazırlığa başlar. Hermine de murada erişenlerden biri olmak hayallerini süsleyen aşkını görmek istemektedir. Bunun için annesinden izin koparır ve hışmından ölesiye korktuğu üvey babası Remzi Efendi'den habersiz baloya gider...
"...Atatürk "Teklifimi kabul etmeniz doğrusu beni çok sevindirdi!" diyerek olağanüstü bir alçakgönüllülük sergilerken belki de amacı bu peri kızının heyecanını yatıştırmaktı.
Hermine titreyen bir sesle "Ben dans etmeyi bilmem aslında" diye geresiz bir açıklama yaptı.
"Ben seni idare ederim küçüğüm! Sadece rahat ol. Peki bana adını söylemeyecek misin?"
Genç kız "Hermine Efendim" diye yanıtlarken gri bakışlarını Gazı Paşa'nın girdap misali mavi bakışlarına değdirmişti. Birden başının döndüğü hissine kapıldı.
"Çok değişik bir isim bu!"
Geçmiş yaşamların unutulmuş sayfalarını merak edenlere Nehir Roggendorf Eyüboğlu'nun ilginç romanı Gazi'nin Hüzünlü Aşığı...