Günümüz postmodern insanının boşlukta asılı kalan yönelimsizlik aidiyetsizlik parçalanmışlık anlamsızlık duygu küntlüğü empatisizlik motivasyonsuzluk gibi problemleri artık neredeyse çağın insanını tanımlayan doğal özelliklere dönüşmüşken geçmişe dair farkındalık ve geçmişin olumlu özellikleriyle bağ kurma ihtiyacı her zamankinden faha fazladır ve bu ihtiyaç ivedilikle karşılanması gereken bir ihtiyaçtır. İnsan topluluklarının toplu olarak kaybettiği olumlu bireysel ve toplumsal kendilik algısının yeniden inşâsı için bireysel benliği ve toplumsal benliği doğru zihinsel işlevlerle ve doğru araçlarla çalıştırma zorunluluğu karşımızda durmaktadır. Bu kitap da bu amaca hizmette karınca misali küçük bir katkı sunabilmek amacıyla kültürel örtülü belleğimiz olan anaerkil dönem Türk mitolojisinin dişi figürlerine arketipler üzerinden odaklanmaktadır. Çağın korkunç ve yıkıcı animusunun karşısında gittikçe zayıflayan ve yeraltına hapsedilmeye susturulmaya çalışılan animanın direnişi büyük insanlık ailesinin vicdanının ve kalbinin de direnişidir. Bu nedenle insanlığın animayı yeniden keşfi sonucunda anima ile dengeli bir bütünleşmeyi yani zıtlıkların birliğini sağlayacak kahramanın yolculuğu serüvenine katkı sunabilmesi ümidi bu kitabın en büyük motivasyonudur.