Hisseyâb oldum aşkın boy sürdüğü bahçeden
Lakin nasipsiz kaldım gonca açmış o gülden.
Bir derde giriftarım candan usandım gayrı
Figan etmez mi gönlüm yardan yarandan ayrı?
Müpteladır bu kalbim o güzel gözlerine
Kapıldım gittim bende aşıkların seline.
Leyalin örtüsünde ağlayan mustaribim
Esirinim ey canım Mecnun misal garibim.
Benim gönül tahtımda tüllenen pembe gülsün
Artık hüznün kaybolsun yüzün bir kere gülsün.
Esen meltem rüzgârı selam getirse senden
Kahrolur muyum söyle ölür müyüm kederden?
Bir duysaydı Ferhat da Şirin de şaşırırdı
Ebedi bir alemde bülbül gülle kalırdı.
Kimi aşkı uğruna meczup olmuş çöllerde
Rüyalar bile tutsak gezdiğimiz yerlerde.
Bülbül bile avare olmuş gül derdinden
Ben de yanmaz mıyım hiç geçmez miyim kendimden?
Tercümanım olmuşken "Bad-ı Saba" rüzgârı
Neden hiç gülmüyorsun niye benzin sapsarı?
Gözlerinin renginde görüyorum dünyayı
Güzelliğinin şavkı kaplıyor tüm semayı.
Sermayem bir tek sensin tüm varlığım bir tek sen
O illerden ayrılıp gönül tahtıma gelsen.