Norveç Halk Masalları iki masal hayranının keyifli keşifleri sonucunda ortaya çıkmış kesinlikle sihir ve büyü dolu bir eser. Devasa troller hem vahşi hem de tuhaf bir şekilde sevimliler. Karanlık ormanlarda hantalca ilerliyor ve dağların içine sığınıyorlar. Bazı troller böğürüp kükrerken bazıları hırlayıp sızlanıyor. Kafa koparıyor prensleri taşa çeviriyor ve insanları dağlara kaçırıyorlar. Yine de hiçbiri bir seferde on iki tane bile olsa trol kafası kesmekten çekinmeyen cesur ve yaratıcı Kül Delikanlı ile boy ölçüşemiyor.
Moe'nun ikinci baskıya yazdığı giriş yazısında belirttiği gibi masalların doğrudan ve acımasız bir şekilde anlatıldığını görebiliriz; bu zalimlikten değil saflık ve kurnazlıktan yoksunluktan kaynaklanan bir ifade biçimidir. Her yerde tek amacı gözlemleme keyfi olan saf epik anlatım tarzını keşfederiz.
"Çocuk odun çantasını doldurduktan sonra eve doğru yola koyulmuş. Sonra ağaç kütüklerinin olduğu bir açıklığa gelmiş. Orada şekilsiz beyaz bir kaya görmüş. "Ah seni zavallı yaşlı kaya. Ne kadar da beyaz ve solgunsun. Çok üşümüş olmalısın!" demiş delikanlı. Kazağını çıkarmış ve kayanın etrafına sarmış.''