Bazı aşklar kalbe bir sızıyla girer. Bazı sorular insanın içini sessizce kemirir. Mine'nin hayatı bir kahvecide tanıştığı bir yabancıyla değişmeye başladığında cevaplardan çok sorular birikmeye başlar: Bu arayış bir kurtuluş mu yoksa dipsiz bir kuyuya düşüş müdür? Bir kadının kendi kırık dökük parçalarını toplarken tutku ve hayal kırıklıklarıyla yoğrulan bir hikâyeye dalışını anlatan Çatlaktan Dolan aşkın yalnızlığın ve kendini bulmanın sınırlarını yeniden tanımlıyor.
Sanırım aşk sınırların ihlâliyle ilerleyen bir hal. Bize çizilen tüm sınırların ötesinde bir yerde. Ele avuca sığmayan yavru bir kediden farksız. Karnından tuttukça yere fırlayan her ân dört ayağının üstüne düşen fakat insanı tepetaklak yere savuran bir kedi. Kerkinip tırmaladıkça acı bir hazzın doğumuna ev sahipliği eder. İşte tam bu noktada sınırları zorlayan bir kedi için yüzeye çıkmak çok daha cazip ve eğlenceli bir biçim alır. Aşka galip gelmiş yüz binlerce his bu zaferi bir yasağın ihlâline borçludur.