Herkesin bir hikâyesi vardır ama hikâyelerin de kendine ait rotaları... Ve bazı yollar keskin bir makasla değişir. Makas sıradan insanları sıradışı bir kesişme noktasında buluşturuyor.
Aşk hayal kırıklığı geçmişin izleri ve kaçınılmaz olan makas darbeleri... Makas şehirlerin birbirine benzemez sokaklarında yürürken insanın kendi içindeki tanıdık boşlukla karşılaşmasını anlatıyor. Hiçbir şey tesadüf değil ya da belki her şey öyledir.
Her şey bir anda uzaklaştı Yavuz'dan; her şey küçüldü silindi. Varlar yok olmaya meyletti çoklar hiç olmaya. Nesneler hacimlerini yitirmeye başladı fikirler anlamlarını. Renkler yoktu artık; sesler yoktu. Doğduğu kasaba yoktu artık. Toz toprak içindeki çocukluğu korkup kaçtığı çoban köpekleri badem çalarken düştüğü ağaçlar yoktu. İlk aşkı ilk kavgası dersten kaçıp içtiği sigarası asker düğününde yaktığı kınası annesi babası neden mutsuz olduğunu hiç anlamadığı karısı yoktu. Artık hiçbir şey yoktu. Yok bile yoktu. Kâinat "Ol"dan öncesine dönmüştü âdeta. Bir patlamayla başlayan evren bir patlamayla bitmişti sanki. Kıyamet-i Kübra değilse de Kıyamet-i Suğra buydu işte.