İnsan ruhu bir oturma mekânıdır. Bu soyut mekân; şuuru hatıraları hayalleri hisleri umutları kırgınlıkları şuurun aydınlığına kavuşamadığı için birer gölge niteliği taşıyan gizemli sezgileri ve kolektif bilinçdışını içine alan sonsuz bir evren genişliğindedir. Bu sonsuz evrenin keşfedilmeyi bekleyen en mahrem sırları insanlığın yeryüzündeki ilk sığınağı olan "mağara" imgesinde muhafaza edilir. Beşerin "mağara"dan çıkarak yeryüzünü mesken tutmasının ontogenetik seviyede bir tekrarı olarak her insan da ruhunun sonsuz evrenine ancak kendi "mağara"sından açılabilir ki bu süreç mitik anlatılarda sonsuz defa tekrarlanır. Bu bağlamda "mağara" öze ve içe dönüşün simgesidir. "Mağara"nın dehlizlerinden ruhun sonsuz evrenine açılma dirayetini gösterenler bu sonsuz evrenin ferahlığına erdikleri için dış dünyanın bütün karanlığına deruni bir kuvvet ve aydınlıkla karşı koyabilirler. Ve zulmete karşı koymak hakiki bir anlam üretimidir.
Dr. Serkan AKIN