Türkiye'nin 2002 sonrasında attığı adımlardan ve yaşadığı değişimlerden en önemlilerinden biri hiç şüphesiz sonradan "sessiz devrim" diye adlandırılacak olan etkin kimliklerin kendini ifade edebilmesiyle ilgili yaşanan gelişmedir.
Herhangi bir etnik kimliğe ait en küçük bir beyanın bölücülük sayıldığı bir vesayet aklından kurtulup insanların özgürce "ben Kürdüm ben Lazım ben Aleviyim" diyebildiği bir Türkiye tablosuna gelebilmek normal şartlarda kolay değildir ama Aziz Milletimizin Anadolu irfanıyla yoğrulmuş anlayışı bu gelişmeyi hem mümkün hem de kolay kılmıştır.