Yaşamı oyunlaştırarak özetlemek yeniden yorumlamak. Yaratılışın parçası olmakla yetinmeyip sanal bir dünyada da olsa Tanrı rolü oynamak. Bu büyük bir özgürlük gibi geliyor insana ama ne yazık ki bu doğru değil... Belki Tanrı da o kadar özgür değildir. Kalemi kim yönetir? Yazarın özgür iradesi mi? Hiç sanmam...
Yula'nın 9 Günü Evrensel bir döngüden söz ediyor. Belki de hiç sıfırlanamayacak olan bir döngüden...Bu döngüde insanın ve özgür iradenin rolü yaratılışın şifresinde gizli. Bu şifre ne zaman nasıl çözülür? Henüz kimse bilmiyor. İlkel bir dünyada da fantastik unsurlarla bezenmiş yeni bir dünyada da savaşı döngü kazanıyor. Ne zamana kadar?
Pandemi Hüzünleri ortak felaketlerin yarattığı yıkımları anlatıyor. Sahip olduğumuzu düşündüğümüz her şey bir anda yok olabilir. Yine de sevgi maddenin ötesine geçebilen bir güçtür. Yok oluş sevgiye ulaşamaz.
Muhittin ve Klonları kişiliğimizin farklı ara yüzleri ile yüzleşmemizi ironik bir şekilde ele alıyor. Muhittin'e sorarsak tüm kişilik renkleri koşullara göre değişir. Yüzeysel dilekler ve gerçek gereksinimler çatıştığında sembolik olarak kendi klonlarımızı yaratıyoruz. Aslında her arayışta farklı bir benle karşılaşıyoruz. Kısır döngüler bazen komik olabiliyor.
Aslında bu öyküler farklı üsluplarda olsa da hep aynı şeyi anlatıyor. Eğer yeterince dikkatle bakarsak aynı mesaj aynı ana fikir gözümüzün gördüğü kulağımızın duyduğu her yerde.