Dağların şairi Ahmed Arif mayasını Ortadoğu kadar geniş bir coğrafyadan almıştır. Balkanlardan Mezopotamya'ya Kafkaslardan Akdeniz'e oradan da uçsuz bucaksız çöllere kadar uzanan kültürel destanlar ağıtlar ve türkülerle harmanlanmıştır. Şair şiirlerinde acı ve tatlı zamanlardan meseller derleyip hayata dair dersler vermiştir. Ahmed Arif'in şiirlerinin derinlikleri kadim Mezopotamya sözlü kültür mirasını bu güne taşıyan devrimci bir öz üzerine kurulmuştur. Bu şiirler tarihsel olduğu kadar günceli yansıtmakla beraber geleceğe dair bir perspektif sunmaktadır.
Ahmed Arif'in edindiği miras kadim çağlarla yüklüdür. Hind'den İran'a Kaf'dan çöle Zerdüşt'ten Mazdeklere Kawa'dan Babailer'e oradan Bedreddin'e... İsyan aşk ile vardır. Leyla ile Mecnun'dan Mem û Zin'e Hafız'dan Yunus Emre'ye ki aşk deyince onu en başta bildiğini söyler ondaki içtenliğe hayrandır. Pir Sultan Abdal'dan Köroğlu'ndan Dadaloğlu'ndan Faruk Nafiz'e Dıranas'a kadar geniş bir referansı vardır şairin.