Kendi başımıza büyüme şansımız yok. Hayatı içine düştüğümüz çevrenin kültürüyle öğrenmek zorundayız. Toplumun değerlerini benimsiyor bu değerlerle yargılarımızın temellerini atıyoruz. Bizden beklenenler doğrultusunda hareket ediyor okuyor iş sahibi oluyor evleniyoruz. Bu şiddetli akıntıya kapılıp başımızı kaldıramadan günlerimizi yıllarımızı ve önlem almazsak bütün ömrümüzü geçiriyoruz. Başkalarının çizdiği hayatları yaşıyor ve toplumun tasarladığı insan profiline evriliyoruz. En kıymetli kaynağımız olan serbest vaktimizde ise kendimizle baş başa kalır kalmaz kendimizi yaşayamamanın sıkıntısıyla yüzleşmemek için beynimizi oyalayacak uyuşturacak ve dikkatimizi dağıtacak aktivitelere yöneliyoruz. Tek bir yaşamımız olduğunun ve her geçen an sonuna yaklaştığımızın bilincine vardığımızda yapamadıklarımız için duyduğumuz pişmanlıklar bizi buruk bir sona doğru götürüyor. Durmaksızın sorgulayarak ve araştırarak özümüzü bulmalı benliğimizi ve yaşamımızı yeniden inşa etmeliyiz. Her yeni deneyim duygularımızı ve bedenimizi tanımamıza değerlerimizi bulmamıza ve nihayetinde kendimiz için ideal bir yaşamın nasıl olması gerektiğini tariflememize katkı sağlayacaktır. Kendi ideal yaşamımızın resmini çizdikten sonra ise geriye ona ulaşabilecek bir rota oluşturup o yolda ilerlemek kalacak.