XX. yüzyılan son çeyreğinde her alanda yoğun bir değişim sürecine giren dünyamızda devletler gibi kentler de köklü dönüşümler yaşadı. Devletlerin öteki devletler ya da diğer örgütlenmelerle olan ilişkileri hızlı biçimde değişime uğradı. Bu dönüşüm kentleri ve kentsel ilişkileri de etkiledi. Siyasadan tecime ekonomik büyümeden verimliliğe üretimden yaşam kalitesine dek birbirleriyle rekabet eden devletler uluslar kentler ortaya çıktı.
Yaşanan değişimin yönetim biçimlerini her düzeydeki yönetsel yapıyı da derinden etkilediği ortadadır.