Günlük inançlarımız ile bilimsel bilgi arasındaki benzerlik sanıldığından daha fazladır. Aynı benzerlik uzmanlık gerektiren çok farklı disiplinler için de söz konusudur. Birbirini bütünleyen inançlarımız mantıksal bir bütünlük sergilediklerinde bilim olarak görülmeye adaydır. Konu ne olursa olsun bilimi bilim yapan sistemdir ve sistemi geçerli kılan da mantığa uygun olmasıdır; dolayısıyla bilim akılcı incelemenin bir ürünüdür.
Bilgi sağlam temellere dayalı ve doğru olan inançlardan oluşur. Delilleri bir araya toplayarak ve inançlarımızı tutarlı bir hâle getirerek bilgiye ulaşmaya çalışırız. Sebepleri ne olursa olsun inançlarımız delillere dayandığı ölçüde doğru olmaya adaydır. İnancın doğru olmasına yönelik bütün arzular bir kenara bırakıldığında eğer deliller inancı hâlâ destekliyorsa o inanç kabul edilebilir. Bazen delilden bağımsız olarak bir inanca yoğun bir şekilde bağlanabiliriz. Fakat delil bulmakta zorlandığımız inançları terk etmek akla en uygun olanıdır.
Akla uygun olan inançlar ile akıl-karşıtı olanlar arasında tercih yapmamızı sağlayan bazı ölçütler vardır. Fakat bu ölçütler bizi her zaman doğruya götürmezler hatta bazen tek bir yöne bile yönlendirmezler. Hayatta olduğu kadar bilimde de kararlar zor olabilir. Günümüzde bilimsel olarak kabul edilen bilgilerin bir bölümü gelecek yüzyılda çağımızın aptallıklarına örnek olarak verilecektir. Çünkü sağlam bir neticeye varabilmek için elimizde basit bir mihenk yoktur. Bununla birlikte alınması gereken ders ümitsizlik değil alçakgönüllülüktür.
Bu kitapta Quine ve Ullian'ın günlük inançlardan bilimsel hipotezlere kadar pek çok konuda doğru akıl yürütme ve doğru sonuçlara varmanın ilkeleri üzerine görüşlerini bulacaksınız.