Bu eser hem Doğu vilayetlerinin bir tarihçesidir hem de yazarının fikir dünyasını yansıtmaktadır. Eserin pek çok yerinde yazarın yaşadığı dönemin siyasetine yön veren fikirleri ve bu fikirler karşısında yazarın kendi tutumunu yansıtan satırları görmek mümkündür.
Yazar bu eserde vatan sevgisi ve Osmanlı'ya bağlılığın gerekliliğini ve önemini dini/islâmi motif ve hikayelerle süsleyerek vermiştir. Bu noktadan bakıldığında dönemin baskın fikir akımlarından olan Osmanlıcılık fikrinin samimi bir tarafdarı ve müdafii olduğu görülmektedir. Bu fikrin gereği olarak Osmanlı Devleti topraklarında yaşayan değişik din ve milletlere mensup halkın vatan ortaklığı ve Osmanlı olma bilinci ile birlikteliğini devam ettirebileceğine inanmıştır. Bunun başarılabilmesi açısından Meşrutiyetin önemini vurgulamıştır.
Yazar İttihat ve Terakki iktidarını kıyasıya eleştirmiştir. Eleştirilerinin başında bu iktidarın Osmanlı Devleti'ni Birinci Dünya Savaşı'na sürüklemesi ve Ermeni meselesi gelmektedir. Her iki meselede de İttihatçıların kararlarını ve tutumlarını yanlış bularak onları kıyasıya eleştirmektedir. O dönem için ileri sürülen Vilâyât-ı Sitte'de bir Ermeni devleti kurma fikrinin yanlışlığını ve bunun mümkün olamayacağını tarihî bilgiler ve istatistikî verilerle ortaya koymuştur.
Bu eser tarih sosyoloji edebiyat gibi birçok sosyal bilimler sahasına ilgi duyanlar için de kaynak olarak kullanılabilecek bir eserdir.