Farklı bilimsel alanlardaki araştırmalar göstermektedir ki insanlık tarih boyunca üstün ve mutlak kabul ettiği bir varlığı aramakta ona bağlanmakta ona karşı çeşitli hisler duyumsamakta ve davranışlar sergilemektedir. Jung bu olgudan yola çıkararak yapmış olduğu araştırmalarda tüm bu süreçlerin insanlığın kendi psişesinde ortaya çıktığı sonucuna ulaşmıştır. Ona göre insan psişesinde ortaya çıkması ve bireyin tüm kişiliğini etkilemesi nedeniyle din fenomeni en az Teoloji kadar Psikolojiyi de ilgilendirmektedir. Teoloji bu fenomene metafıziksel açıdan yaklaşmakta ve Tanrının doğasıyla ilgili sonuçlara ulaşmaktadır. Diğer taraftan bütünüyle deneysel bir bilim olan Psikoloji ise bu fenomeni kollektif bilinçaltı teorisi açısından ele almakta ve insanın doğasıyla ilgili sonuçlan ortaya koymaktadır.
Bu çalışmada Jung'un din ve bireyleşme süreciyle ilgili düşüncelerini tespit etmeyi amaçladık. Bu bağlamda din bir gereksinim midir? Tümüyle insan psişesinde ortaya çıkan dinin psişik temelleri ve psişedeki işlevleri nelerdir? Jung'un yaşamını adadığı bireyleşme süreci nedir? Jung psikolojisinde din ve bireyleşme süreci arasında nasıl bir ilişki mevcuttur? Modernleşme süreciyle birlikte ortaya çıkan psişik rahatsızlıkların tedavisinde Jung niçin dinsel bir tutumu önermektedir? gibi soruların cevaplan araştırılacaktır.
Bu araştırmada esas olarak dokümanter araştırma yöntemi kullanılmakla birlikte zaman zaman analiz ve karşılaştırma yöntemlerinden de yararlanılmaktadır. Bu bağlamda ilk olarak Jung'un konuyla ilgili görüşleri tespit edilmekte yorumlanmakta çeşitli analizlere tabi tutulmakta