Yaygın olan kanaate göre zehir ve zehirle cinayet Sezarlar'ın Roma'sına veya Rönesans dönemi İtalya'sına has vaka ve kavramdır. Oysaki Ortaçağ Avrupa toplumunda ve bu toplumun muhayyilesinde zehir ve zehirleme son derece dikkat çekici bir biçimde yer almaktadır. Her şeyden önce şeref mefhumuna bağlı bir şekilde açıkça ve kan dökerek işlenen ve bu yönüyle muteber sayılan cinayetin tam tersi zehirleme olarak görülmektedir.
Bunun dışında Ortaçağ Avrupa'sında zehir neyi ifade ediyordu? Eczacı ve hekim için bir ilaç iken korkak ve kalleşler için cesur ve mert rakiplerini sinsice ortadan kaldırmaya yarayan bir silah mıydı? İktidara geçmek arzusuyla yanıp tutuşanlara taht yolunu açan bir araç veya ruhbanlara ikbal kapılarını aralayan hatta papa bile yapan ilahi bir vasıta mıydı? Zehir cadılığın sembolü sihrin bir ürünü müydü? Ortaçağın bin yılı boyunca Hıristiyan Batı dünyasında zehir ve zehirleme nasıl bir suç olarak tasavvur ediliyordu? Franck Collard dönemin kaynaklarını titiz bir şekilde inceleyerek bu eserde sadece zikredilen sorulara cevap vermekle kalmıyor zehir cinayetinin suç aleti olan zehri cinayetin tasarlanışını işlenişini yöntemlerini ve esrarengiz yönlerini gün ışığına çıkartıyor.