Mutluluğun ve hüznün yaşanmadan tarifi olmayan bu zaman dilimindeyaşamakta düşleyebildiğin aşksaasla gülüşlerini erteleme dedim bu kitabımdaumutla beklenen özlemlerin sevgiyle büyütüldüğü ve gözyaşlarıyla yeşertilen bambaşka bir dünyanın içinde bambaşka aşkların bendeki bambaşka anlatımıydı adı aşk...
Yaşanılabilecek mutlulukların içinde tek kişinin oynayamayacağı bir oyundu aşk yıllarca değişmeyecek bir duygu atmosferiyle unutulmuşluğunun tarifine yar bulunulamayan acıları içine hapseden başka bir dünya diretmişliğini yaşarken en güzel sevgilerin içinde bulunan o kocaman denizde ayrılıklarla ölmeksizin boğulmaktı beklide sevincin mutluluğun hayatın frekansını beraber yakalayabilmekti aşk belki de saygısız tutarsız bir misafirdi bir kalbin içinde zamansız gelip amansız giden ve şairin müthiş şiiriyle;
"Ne hasta bekler sabahı Ne taze ölüyü mezar
Nede şeytan bir günahı Seni beklediğim kadar."
Beklemekti aşk istemekti yanı başındayken bile bu sevgi deli gibi özlemekti aşkonun oluşunun mutluluğununsesini duyuşunun huzurunundokunuşunun en büyük sevinciydi sevilince aşk. Hiç bitmeyecek olan bir şarkının notalarında onu bulmaktı her çalan kapıya o diye koşmak her duyduğun sese o diye dönmek ve baktığın her göze onu benzetmekti heryerde sadece onu görmekti hiç tanımadığın gözlerin içinde bile sol yanının varlığıyla kararmayan bir cevahirin içinde sevinçleriyle büyümesiydi aşk geçen zamanın içinde onun oluşuyla sanki tüm enerjisini kullanan bir saatin çerçevesinde;
"senin yanında suda sabun gibi eriyor zaman"
...diyebilmekti böyle sevince aşk hayranlık duymaktı aşk özentiydi onun sevdiği herşeyi daha çok sevmekti çiçekleri kuşları hayatı bir başka görmekti sadece o var diye dinlediğin her şarkıda onu dinlemekti geçtiğin her sokakta onu görmekti sırf oda geçti diye ve.....
teslimiyetti aşk kabullenmekti ve onun sevgisiyle dünyadaki tüm korkuları yenmekti güvenmekti aşk değişimsizlikti beklide Victor Hugo'nun deyimiyle;
"Aşk iki kişiyken bir olmak demekti" aşk alternatifsizlikti...AŞK...
"...Bundan güzel müjdemi olur
Merhaba diyorsun telefonda sen
Sen ki konuşursun derdim mi kalır
Nasılsın diyorsun telefonda sen..."
(cemal safi)
gökyüzünün o büyüklüğünü o genişliğini ve o maviliğini içinde büyüttüğü o müthiş sevgisiyle yeryüzünde bir başka yaşamaktı aşk.Gecenin katran karanlıklarında bir güneşle baş başa kalmaktı sabahları edememekti yokluğunda bir telefon ahizesinden gelen "Merhaba" sözünün anlamını bile milyonlara çarpmaktıonun dudaklarından dökülen her cümleyi defalarca tekrarlamaktı hafızanda...
"...Ellerini tutarken yürümek seninleyağmurların sağnağında
Sanki bir güneşle yaşamak gibibu şehrin ayazında..."
(adem eriş)